24 Temmuz 2009 Cuma

1080


1124 yılında Kıpçaklar Erzurum’da ki Saltuklu Emirliğine bağlı Çavaket’ten (Ardahan ve Artvin kesimi dahil) İspir’e kadar hudut sayılan yerleri alıp buralara yerleştirildiler. Böylece 1118 ve müteakip yıllarda gelip yerleşenlere eski Kıpçak, 1195 ve sonrasında gelenlere ise yeni Kıpçak denmeğe başlandı. Bu çağda Ardahan-Ahıska Kıpçaklarının beyi “Beka” (Türkçe Böke/Ejder) Çaksu’da oturuyordu.

1225 yılında Harezmşah Celaleddin Mengüberti, komşu Müslüman ülkelere akınlar yaparak çok zararlar veren Apkaz-Gürcistan ordularını Haziran 1225’te Revan’ın güneyinde Gerni’de yenmiş ve Ardahan ile Kars’ı almıştı.

1239’da Moğol Cengiz İmparatorluğunun İran Genel Valisi Baycu Noyan Ardahan’ı da içine alan bütün Aras ve Kür boylarını fethedip Cengiz imparatorluğuna tabi kıldı. 1243 Kösedağ savaşında yaralılığı görülen Sargis’e Ardahan ve Ahıska hakimliği verildi.

1267 İlhanlı Abaka Han, kardeşi ile girdiği taht mücadelesinde çok yaralılık gösteren Çaklı baba Sargis’e Ardahan ve Ahıska valiliğini verdi. Buralara Atabeklik ülkesi denmeye başlandı. Atabeklik ülkesinde yazı dili Kartvelce, konuşma dili ise Türkçe olarak devam etti. (Bügünde Ahıska, Posof ve Şavşat ağzı dediğimiz; ban/ben, san/sen, babay/baba, anay/ana vs. gibi yüzlerce Kıpçak ağzı sözleri öteden beri buralarda kullanılmakta ve başka bir dil bilinmemektedir.

1334’te I. Beka’nın torunu I. Korkore Atabek ünvanını alarak İlhanlılar ve Celayirlılardan sonra Karakoyunlular’a tabi oldu. Böylece Ardahan ve çevresinde Karakoyunlular dönemi başlamış oldu.

1386’da Kars’ı uzun ve zorlu bir kuşatmadan sonra alabilen ve aldıktan sonra yağma ettiren Timurhan ordusuyla Tiflis’e giderken Ardahan’da bulunan Kıpçaklı Atabekler de ona tabi oldu. 1405’te Timur’un ölümünden sonra Atabekler ülkesi yine Karakoyunlular’a tabi oldu. O zaman Ardahan ve çevresi Nahçıvan valiliğine bağlı olduğundan buraların haracı oraya ödeniyordu.

1463’te Karakoyunlular kendilerini sıkıştıran Apkaz karalına karşı Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’dan yardım istediler. Uzun Hasan Temür bek idaresindeki bir orduyu yardıma gönderdi. Karakoyunlular, Akkoyunlular’ın yardımıyla düşmanlarını mağlup ettiler ve Ardahan dahil idarelerindeki yerler Akkoyunlular’a tabi oldu.

1472 yazında Akkoyunlular’a itaatten çıkan Atabek-Bahadur ile Kartli kralı ülkesine sefer eden Uzun Hasan, Ahıska ve Tiflis’i alıp, iki ülkeyi de Tiflis’e tayin ettiği kendi valisine bağladı. İşte bu sırada Ardahan Türkmanları denilen ve çoğu yaylakçı ve kışlakçı olup, giyimleri, kuşamları ve dokumaları ile, Oğuz töre ve geleneğini yaşatan, Hanak-Damal/Meşe Ardahan’da ki Türkmenler, Uzun Hasan tarafından Maraş-Altı’ndaki yerlerinden getirtilerek, hudut korucusu olarak buralara yerleştirildiler.

1477 Yılındaki Akkoyunlu seferi tesiriyle, Yukarı Kür ve Çoruk boylarındaki Kıpçaklı Atabekler ülkesi, Çaklılar sülalesi elinde beş beyliğe bölündü.

1) Merkezi Ahıska olup; Azgur, Altunkale/ Edigön/ Koblıyan, Poskhov ve üç Ardahan’ı da içine alan anakol Samçhike
2) Merkezi Çıldır Akçakalası olup; Ahalkeleki de içerisine alan Çavaket,
3) Merkezi İmerhev olup yukarı Acara’yı da içine alan Şavşet-Maçakhalet,
4) Merkezi Ardanuç olan ve Artvin, Borçka ve Gönyeyi içerisine alan Kalarçet,
5) Merkezi Oltu olan ve Şenkaya, Bardız ve Narman’ı ihtiva eden Tao.

1479’da bu beş Atabeklikten üçüncüsü Fatih döneminde Osmanlı Devleti’ne bağlandı. Trabzon sancağına bağlanan bu Atabekliğin halkı da gönüllü Müslüman olmaya başladı.

1514 yılında Yavuz Sultan Selim Çaldıran seferine giderken Çıldır’dan İspir’e kadar olan yerlere hükmeden Akkoyunlu Mirza Çabuk Bey sefer gidişi ve dönüşü esnasında Osmanlı ordusuna önemli ölçüde iaşe yardımında bulundu.

1551’de Erzurum Beylerbeyi Sarı İskender Paşa ordusuyla Şah Tahsmab’a bağlı Atabek II. Kayhosrov’un ülkesine yürüdü. 13 Mayıs’ta Ardanuç fethedildi. Ana koldan ilerleyen Paşa Göle, Hanak, Ardahan ve Hoçuvan kesimlerini alarak, Osmanlı hududunu Çıldır ile Poskhov’da Kısır ve Ulgar dağlarına dayadı.

Atabekler hükümetinin son yurdu III.Sultan Murad çağında Safevi-Osmanlı savaşları sonucunda Osmanlı devletine bağlandı. Göle ve Hoçuvan’a Diyarbekir’den getirilen Osmanlı Devletine sadık Kürt aşiretleri yerleştirildi. Bu aşiretlerin kökeni de anonim Oğuz kaynakları Şerefname ve İskendername’ye göre Oğuzlara dayanmaktadır.

8 Ağustos 1578’de yüzbin kişilik ordu ile Ardahan’dan çıkan Serdar Lala Mustafa Paşa, İran’ın Çıldır hududundaki Begrehatun düzünde konakladı. Bu sırada İranlıların hakimiyetine yüz çeviren ve iki oğlu ile Altun Kal’a hakimesi olarak Edigön’de bulunan, Atabek II.Khoshorv’un ölümüyle dul kalan İmed Hatun’un elçisi ve itaatnamesi serdar’a ulaştı. Serdar’ın emriyle o gün şafakla Poskhov’a giren Ardahan Sancakbeyi Abdurrahman,Vale kalasınıda savaşsız fethetti

9 Ağustos 1578 sabahı hududu geçip Şeytan Kalesi’ni de topla alan Osmanlı Ordusu ilerlerken, geceden pusuya yatmış kalabalık İran ordusuyla Çıldır gölünün kuzeyindeki düzlükte kanlı bir savaşa girdi. Muharebeyi Osmanlı ordusu kazandı. Çıldır meydan muharebesi 1514 Çaldıran Savaşından beri İran’la Yapılan ikinci muharebe idi. Aynı gün Abdurrahman beyin Ardahan Sancağındaki askerleri Ahıska, Tümük, Hırtıs ve Ahılkelek kalelerini işgal etti; Çıldır Akçakale’si de alındı. Lala Mustafa Paşa itaat edip Müslüman olan İmed Hatun’un oğluna kendini hatırlasın diye Mustafa adını verdi. Anadilleri temiz Türkçe olan Atabekler Ülkesi halkı Müslüman oldu. Bundan sonra kurulup gelişen Ahıska ve Ardahan medreselerinden birçok şairler, bilginler, paşalar yetişti. Çıldır Eyaleti 1647’de Evliya Çelebinin tanık olarak belirttiği gibi, Anadolu’nun İran hududunda erler yatağı olarak serhadlık etti. Bu durum 1828 deki Rus istilasına kadar sürdü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder