Çıldır ilçe merkezinin yaklaşık 30 km. güneyindeki Taşköprü köyünde köyün kuzeyini sınırlayan kayalıkta, büyük bir kaya üzerinde yer alan bir kitabedir. Bölgedeki en eski kitabe olduğunu sanılan bu kalıntının Urartu Krallarından II. Sarduri’ye ait olduğu ifade edilmektedir.
14 Ağustos 2009 Cuma
Çıldır / Taşköprü Kitabeleri
Yöremize Ait Beddualar
- Ocağın söne
- Kapın kapalı kala
- Kadın dalında gele
- Gavurun okuna rasgelesin
- Alinin kılıcına gelesin
- Ellerin teneşirden döküle
- Mansur gibi dara çekilesin Halil İbrahim gibi nara atılasun
- Kulağına kurşun ağa
- Gözüne duman gele
- Sürüm sürüm sürünesin
- Gidişin ola gelişin olmaya
- Gurbetten gara haberin gele
- Karnın doymaya Yüzün gülmeye
- Dullara duvaksız gidesin
- Çel çocuk yüzüne hasret kalasın
- Ölün düzde kala leşin Kurt kuş yiye.
Erkek Giyim
- Akalık
- Mugay papak
- Körüklü Çizme
- Kilot pantolon
- Deri Papak
- Sallama Kemer
- Arkalık - Mahmud
- Bezment
- Badış Çorap
- Çalçuha
- Karabağ Çarık
Yapmadan Dönme
- çıldır gölü ve aktaş gölünü gezmeden
- sazan balığı yemeden
- şeytan kalesi, Ardahan kalesi ve diğer kalelerimiz kulelerimiz gezmeden .
- Atatürk silüetini izlemeden
- festivallerimizi izlemeden
- Ardahanda canlı alabalık yemeden dönme.
- Ardahan Balını Tatmadan
- Ardahan kazını Tatmadan
Merkez
- Halilefendi Mah.
- Kaptanpaşa Mah.
- Karagöl Mah.
- Yeni Mahalle
- Açıkyazı (Alabala)
- Ağzıpek (Cincirop)
- Akyaka (Kodushara)
- Alagöz
- Altaş (Ur)
- Ardıçdere (Y.Torashev)
- Aşağı Kurtoğlu
- B.Sütlüce (B.Harziyan)
- Bağdeşan (Kinzodamal)
- Balıkçılar (Duduna)
- Bayramoğlu
- Beşiktaş (Mucuç)
- Binbaşar (Murkan)
- Çağlayık (Erdemel)
- Çalabaş
- Çamlıçatak (Gölebert)
- Çataldere (Kunzut)
- Çatalköprü (Şadıvan)
- Çetinsu (Beberek)
- Çeyilli (Revas)
- Çimenkaya (A.Torashev)
- Çobanlı (Gellik)
- Dağcı (Tikoş)
- Dağevi (Dıbat)
- Dedegül
- Değirmenli (Değirmenköy)
- Derindere (Heva)
- Edegül
- Gölgeli
- Gürçayır (Sapkara)
- Güzçimeni (Kirman)
- Hacıali
- Hoçvan Hasköy
- Kartalpınar (Fahğrel)
- Kazlıköy (Pişhasğom)
- Kıraç (Danızğom)
- Kocaköy
- Köprücük (Hiviskar)
- Kuşuçmaz
- Küçüksütlüce (K.Harziyan)
- Lehimli
- Nebioğlu
- Ortageçit
- Otbiçen (Kımıli)
- Ovapınar (Bağdat)
- Ölçek
- Ömerağa
- Samanbeyli
- Sarıyamaç (Sırazgom)
- SugözeSulakyurt /Sarzep)
- Taşlıdere (Bangis)
- Tazeköy (Döşeli)
- Tepeler (Konk)
- Tepesuyu (Gürcübey)
- Tunçoluk (Panik)
- Uzunova (Maniyok)
- Yalnızçam (Sindisgom)
- Yaşlacık
- Y.Ç.Hasköy
- Yokuşdibi (Lori)
- Y. Kurtoğlu
Göle
- Fevzi Çakmak Mah.
- K. Karabekir Mah.
- Kubilaybey Mah.
- Salimbey Mah.
- Ağılyolu (Arpaşen)
- B. Altunbulak (Haraba)
- Balçeşme (Lelevarginis)
- Bellitepe (Urut)
- Budaklı (Cicor)
- Çakıldere (Orakilise)
- Çakırüzüm (Mızarat)
- Çalıdere (Mıhgerek)
- Çardaklı
- Çayırbaşı (Hokam)
- Çobanköy
- Çullu
- Damlasu (Sasader)
- Dedekılıç (Keşer)
- Dedeşen (Gümüşparmak)
- Dengeli (Abur)
- Dereyolu (Salut)
- Gölekçayır (Pilimur)
- Durançam (Hımısker)
- Durucasu (Gırdımal)
- E. Demirkapı
- Esenboğaz (Kelpikor)
- Filizli (Sivin)
- Gedik (Lağustan)
- Gülistan
- Günorta (Kızılkilise)
- Hoştülbent
- K. Altunbulak
- Kalecik
- Karatavuk
- Karlıyazı (Kirziyan)
- Kayaaltı (Poladik)
- Kuytuca (Şeki)
- Koyunlu (Gundik)
- Köprülü (Korevenk)
- Kuzupınar (Konk)
- K. Boğatepe
- Meşedibi (Morufka)
- Mollahasan
- Okçu
- Samandöken (Sinot)
- Senemoğlu
- Serinçayır (Çölpenek)
- Sürügüden (Hive)
- Tahtakıran
- Tellioğlu
- Toptaş
- Uğurtaşı (Dörtkilise)
- Y. Demirkapı
- Yağmuroğlu
- Yanatlı (Varginis)
- Yavuzlar (Üçkilise)
- Yeleçli (Samzelek)
- Yeniköy
- Yiğitkonağı (Türkeşen)
Hanak
- Atalar Mah
- Selamverdi Mah.
- Alaçam (Aşağı Dikan)
- Altınemek (Konduravul)
- Arıkonak (Konk)
- Aydere (Aşağıki Surma)
- Avcılar (Kışla Hanak)
- Baştoklu (Yukarı Dikan)
- Binbaşak (Gügübe)
- Börk
- Çatköy
- Çavdarlı (Verannakalaköy)
- Çayağzı (Orağaz)
- Çiçeklidağ (Fayatlı)
- Çimliçayır
- Dilekdere (Hoşuret)
- Güneşgören (Kerkeden)
- İncedere (Piklop)
- Karakale
- Koyunpınarı (Saskara)
- Oğuzyolu (Örüşet)
- Ortakent (Büyük Nakala)
- Sazlıçayır (Ağaşen)
- Serinkuyu (Daniden)
- Sevimli (Vel)
- Sulakçayır
- Y. Aydere (Yukarıki Surma)
- Yamaçyolu (Vardosan)
- Yamçılı (Macivet)
- Yünbüken (Cırget)
Damal
- Aşağıgündeş
- Burmadere (Sors)
- Çaybaşı Mah.
- Dereköy
- Eskikılıç (Çifteşen)
- İkizdere (Nunus)
- Kalenderdere
- Konuksever Mah.
- Obrucak (Çükora)
- Otağlı (Arzede)
- Serhat Mah.
- Seyitören
- Tepeköy
- Üçdere (Samütka)
- Yukarıgündeş
Çıldır
- Çankaya Mah.
- Çay Mah.
- Dedekorkut Mah.
- Ufuktepe Mah.
- Yeni Mah.
- Ağıllı (Hamaş)
- Akçakale
- Akçil (Cölit)
- Akdarı (Çamora)
- Akkiraz (Kertene)
- Aşağıcanbaz
- Aşıkşenlik (Suhara)
- Baltalı (Tatalet)
- Başköy
- Damlıca
- Dirsekkaya (Zerebük)
- Doğankaya (Helevan)
- E.Beyrahatun
- Eşmepınar (Prut)
- Gölebakan (Meredis)
- Gülbelen (Urta)
- Güvenocak (Zinzal)
- Karakale
- Kaşlıkaya (Vartmana)
- Kayabeyi (Yerli Çayıs)
- Kenarbel
- Kenardere (Anpur)
- Kotanlı (Sikerip)
- Kurtkale
- Kuzukaya (Sabadur)
- Meryemköy Öncül(Garostav)
- Övündü (Vaşlop)
- Sabaholdu (Godas)
- Saymalı (Köyhas)
- Sazlısu (Goravel)
- Semiha Şakir (Terekemeçayı)
- Taşdeğirmen (Çamdura)
- Y. Behrahatun
- Yıldırımtepe (Rabat)
- Yukarıcambaz
5 Ağustos 2009 Çarşamba
Posof
- Akbal (Obol)
- Alabalık (Sayho)
- Alköy
- Arılı (Zedezümde)
- Armutveren (Papola)
- Asmakonak (Sanhulye)
- Aşık Üzeyir (Boşdere-Hevat)
- Aşık Zülali (Suskap)
- B. Eminbey (Cilvala)
- Balgöze (Çıldıret)
- Baykent (Vahla)
- Çakırkoç (Mere)
- Çambeli (Sağre)
- Çamyazı (Ohtel)
- Çayırçimen (Lamiyon)
- Demirdöven (Varzna)
- Derindere
- Doğrular (Aşağıcacun)
- Erim
- Gönülaçan (Şuvaskal)
- Gümüşkavak (Zendar)
- Günbatan (Banarhev)
- Günlüce (Caborya)
- Gürarmut (Koliskal)
- İncedere (Cuvantel)
- Kaleönü (Agara)
- Kalkankaya (Petoban)
- Kayınlı (Şulgavur)
- Kırköy (Kırdamala)
- Kolköy
- Kopuzlu (Çorçovan)
- Kumlukoz (Göme)
- Kurşunçavuş (Sece)
- Özbaşı (Gıniye)
- Sarıçiçek (Hertüz)
- Sarıdarı (Tepezümde)
- Savaşır (Cancak)
- Söğütlükaya (Hümemis)
- Süngülü (Arile)
- Sütoluk (Satkabel)
- Taşkıran (Gurgusuban)
- Türkgözü (Badele)
- Uğurça (Yukarıcacun)
- Uluçam (Varhana)
- Yaylaaltı (Satlel)
- Yeniköy
- Yolağzı (Sinsetip)
- Yurtbaşı (Sakabol)
- Yurtbekler (Çaksuyu)
3 Ağustos 2009 Pazartesi
Ardahan Ramazan İmsakiyemiz
Ardahan Ramazan İmsakiyemiz 2009 | ||||||
Günler | İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |
21 Ağustos, Cuma | 03:25 | 05:17 | 12:24 | 16:11 | 19:09 | 20:46 |
22 Ağustos, Cumartesi | 03:26 | 05:18 | 12:23 | 16:10 | 19:08 | 20:44 |
23 Ağustos, Pazar | 03:28 | 05:19 | 12:23 | 16:09 | 19:06 | 20:42 |
24 Ağustos, Pazartesi | 03:29 | 05:20 | 12:23 | 16:08 | 19:05 | 20:40 |
25 Ağustos, Salı | 03:31 | 05:21 | 12:23 | 16:07 | 19:03 | 20:38 |
26 Ağustos, Çarşamba | 03:32 | 05:22 | 12:22 | 16:07 | 19:02 | 20:36 |
27 Ağustos, Perşembe | 03:34 | 05:23 | 12:22 | 16:06 | 19:00 | 20:34 |
28 Ağustos, Cuma | 03:35 | 05:24 | 12:22 | 16:05 | 18:58 | 20:32 |
29 Ağustos, Cumartesi | 03:37 | 05:25 | 12:21 | 16:04 | 18:57 | 20:30 |
30 Ağustos, Pazar | 03:38 | 05:26 | 12:21 | 16:03 | 18:55 | 20:28 |
31 Ağustos, Pazartesi | 03:39 | 05:27 | 12:21 | 16:02 | 18:54 | 20:26 |
1 Eylül, Salı | 03:41 | 05:28 | 12:21 | 16:01 | 18:52 | 20:24 |
2 Eylül, Çarşamba | 03:42 | 05:29 | 12:20 | 16:00 | 18:50 | 20:23 |
3 Eylül, Perşembe | 03:43 | 05:30 | 12:20 | 15:59 | 18:49 | 20:21 |
4 Eylül, Cuma | 03:45 | 05:31 | 12:20 | 15:58 | 18:47 | 20:19 |
5 Eylül, Cumartesi | 03:46 | 05:32 | 12:19 | 15:57 | 18:45 | 20:17 |
6 Eylül, Pazar | 03:47 | 05:33 | 12:19 | 15:56 | 18:44 | 20:15 |
7 Eylül, Pazartesi | 03:49 | 05:34 | 12:19 | 15:55 | 18:42 | 20:13 |
8 Eylül, Salı | 03:50 | 05:35 | 12:18 | 15:54 | 18:40 | 20:11 |
9 Eylül, Çarşamba | 03:51 | 05:36 | 12:18 | 15:53 | 18:39 | 20:09 |
10 Eylül, Perşembe | 03:52 | 05:37 | 12:17 | 15:52 | 18:37 | 20:07 |
11 Eylül, Cuma | 03:54 | 05:38 | 12:17 | 15:51 | 18:35 | 20:05 |
12 Eylül, Cumartesi | 03:55 | 05:39 | 12:17 | 15:50 | 18:34 | 20:03 |
13 Eylül, Pazar | 03:56 | 05:40 | 12:16 | 15:49 | 18:32 | 20:02 |
14 Eylül, Pazartesi | 03:57 | 05:41 | 12:16 | 15:48 | 18:30 | 20:00 |
15 Eylül, Salı | 03:59 | 05:42 | 12:16 | 15:47 | 18:29 | 19:58 |
16 Eylül, Çarşamba | 04:00 | 05:43 | 12:15 | 15:46 | 18:27 | 19:56 |
17 Eylül, Perşembe | 04:01 | 05:44 | 12:15 | 15:44 | 18:25 | 19:54 |
18 Eylül, Cuma | 04:02 | 05:45 | 12:15 | 15:43 | 18:23 | 19:52 |
19 Eylül, Cumartesi | 04:03 | 05:46 | 12:14 | 15:42 | 18:22 | 19:50 |
Kadir Gecesi: 15 Eylül Salı gününü, 16 Eylül Çarşamba gününe bağlayan gecedir.
20 Eylül Pazar Ramezân Bayram Nemâzı Vakti: 06:36
Not : İmsâk vakti, oruca başlama zamanıdır. Sabah namazı, imsâkten 20 dakika sonra kılınabilir.
2 Ağustos 2009 Pazar
Halk Oyunlarımız
Ardahan’ın yörelerinde hemen hemen aynı oyunlar oynanır estürüman olarak genellikle davul ve zurna , Kafkas oyunlarında ise Akordeon ve nağara adı verilen davul kullanılır. Yörede genellikle halay ve bar oynanır bu oyunların oynandığı toplumsal alanlar ise düğünler, nişanlar, asker uğurlamaları, üzüntü ve sevinç gibi duyguların ifade edildiği durumlardır. Yöremizde oynanan belli başlı oyunlar ise şunlardır.
BAR OYUNLARI: Ağır bar, Sallama, Temur ağa, Nare, Lorke, Şeker oğlan, Sarı seyran, Kaççıke, Tavuk barı, Gazelo, Hoş bilezik,Haran, Döne, Kıskarç, Kürdün kızı, Ardahanın yolları, Hafif bar ve Paşa göçtü.
TEK OYUNLAR: Ondört, Şeyh şamil, Ay gızı, Beş açılan, Karabat, Hanım yaylada.
Yerel Etkinliklerimiz
ADI | YERİ-TARİHİ |
Ardahan’ın Kurtuluşu | 23 Şubat |
Aşık Şenlikleri | 25 Şubat |
Çıldır’ın Kurtuluşu | 25 Şubat |
Hanak’ın Kurtuluşu | 1 Mart |
Ardahan Bal Festivali | 1-5 Haziran |
Göle Ulusal Kaşar Festivali | 1-5 Temmuz |
Yayık Yayma Seyranı | 2-8 Temmuz |
Çıldır Göl Festivali | 2-8 Temmuz |
Göle’nin Kurtuluşu | 30 Eylül |
Kuş Gözetleme
Ardahan Ormanı
Ardahan’ın kuzeydoğusunda, geniş Kura Vadisi üzerinde yer almaktadır. Deniz seviyesinden oldukça yüksekte yer alan bu önemli kuş alanında sarıçam ormanları, elle biçilen otlaklar, tarım alanları ve geniş dağlık bozkırlar bir arada görülür. Ardahan-Kars yolunun hemen kenarında 15 ha büyüklüğündeki Putka Gölü bulunur.Gölün büyük bölümü kındıralıklarla kaplıdır. Bataklık çevresinde üreyen 10 çift çayır delicesi, alanın önemli kuş alanı olmasını sağlar. Putka Gölü’nde kızıl boyunlu batağan, boz ördek, çamurcun, yeşilbaş, çıkrıkçın, elmabaş patka, pasbaş patka, tepeli patka, saz delicesi, turna ve sarı başlı kuyruksallayan gibi türler küçük sayılarda kuluçkaya yatar.
Aralarında kara çaylak, şahin, kızıl şahin, küçük orman kartalı, delice ve doğan gibi bir çok yırtıcı kuş türü büyük olasılıkla önemli kuş alanındaki ormanlarda üremektedir. Kara akbabanın da dahil olduğu çok sayıda akbaba ve kartal türü alanda görülmekte ve önemli kuş alanı sınırları dışında üredikleri tahmin edilmektedir.
Aktaş Gölü
Türkiye-Gürcistan bölgesindeki yüksek platoda yer alan sığ bir tektonik göldür. Gölün kapladığı 2700 hektarlık alanın, üzerindeki on iki ıssız ve seyrek bitki örtülü adayla birlikte 1400 hektarı Türkiye sınırları içindedir. Göl birkaç küçük dere tarafından beslenir ve ancak su seviyesinin çok yüksek olduğu bahar aylarında Kura Nehri’ne boşalır. Suyun soda konsantrasyonu yüksektir. Çevresinde tarlalar ve çayırlar vardır. Kıyıda ve çevresinde küçük sazlıklar bulunur.
Aktaş Gölü’nün Türkiye’de ak pelikanın (50 çift) kuluçkaya yattığı üç alandan, tepeli pelikanın ( 20 çift) kuluçkaya yattığı yedi alandan biri olduğu belirlenmiştir. Alan aynı zamanda Türkiye’deki bu iki türün bir arada üredikleri tek sulak alandır. Ayrıca kadife ördek ve angıt sayesinde önemli bir kuş alanı statüsü olma özelliğini kazanır.
Çıldır Gölü
Van Gölü’nden sonra Doğu Anadolu’nun en büyük gölü olan bu tatlı su gölünün maksimum alanı 12.350 hektardır. Akbaba ve Kısır Dağları arasındaki tektonik bir çöküntünün içinde yer En derin yeri 22 m’dir. Göl, çevredeki dağlardan akan yüzey suları ve çok sayıda pınarla beslenir. Göldeki dört adadan en büyüğü Akçakale’deki harabelerin yakınında yer alır. Adaların tümü bodur çalılıklarla kaplıdır. Alan angıt ve Van Gölü martısı ile önemli kuş alanı statüsü kazanır.
Kış Turizmi
Nüfusunun % 70’i kırsal alanda yaşayan, ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan İlimizde alternatif ekonomik olanaklar yaratarak halkın daha çağdaş yaşam koşullarına kavuşmasını hedefleyen Valiliğimiz, kış sporları için son derece elverişli bir iklime sahip olan Ardahan’a kış sporlarının yapılabileceği bir tesis kazandırmak amacıyla 1998 yılında bünyesinde “Ardahan İli Kış Sporları ve Yayla Turizm Merkezi İcra Komisyonu”nu oluşturarak çalışmalarına başlamıştır.İlimizin hayalini süsleyen bu tesis için İl merkezine 12 Km uzaklıktaki Yalnızçam Köyü- Uğurludağ mevkiindeki bir ormanlık alan seçilmiştir. Valiliğimiz tarafından Turizm Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü nezdinde sürdürülen temaslar sonucunda gerekli çalışmalar yapılmıştır Teknik elemanlarca yapılan etüd ve tespitler sonucunda adı geçen bölgenin kış sporlarına ve özellikle “Alp Disiplini” kayak yarışlarına uygun bir merkez haline getirilebileceği, kayak alanının dağın kuzeybatı istikametinde olması nedeniyle Türkiye’deki bütün benzeri tesislerden üstün olduğu belirlenmiştir. Yine bu elemanların yapmış olduğu çalışmalar sonucunda 800 metre kod farkının bulunduğu ve bunun uluslararası standartların üzerinde olduğu ayrıca tespit edilmiştir. Alp disiplini (slalom) branşında kayak sporunun yapılacağı doğal arazilerin dağ tepelerinden vadi tabanlarına doğru sürekli homojen eğilimli olması buranın diğer bir avantajıdır.
Kayak Merkezi alanında kar yağışı ekim ayı ortalarında başlamakta, mayıs ortalarına kadar sürmekte olup, yaklaşık 6 ay boyunca kar örtüsü yerde kalmaktadır. Mayıs ayında yapılan ölçümlerde kar kalınlığının tesislerde 50 ile 100 cm arasında, dağda ise maksimum 100 ile 170 cm civarında olduğu tespit edilmiştir.
Projesinde Golf Sahası da bulunan Yalnızçam Uğurludağ Kayak ve Turizm Merkezinde ilk etapta mekanik tesisler ile Çeşner mevkiinde günübirlik sosyal tesislerin kurulmuş, Mekanik ve sosyal tesislerin kurulması aşamasında kesilen ağaç sayısı doğal yapıyı bozmayacak şekilde planlanmıştır.
Orman Bakanlığı bu yerin kesin tahsisinin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne yapılması için 1/1.000 ve 1/5.000’lik haritaların çıkartılması istemiş, Valilikçe bu talepler karşılanarak belgeler Orman Bakanlığına teslim edilmiştir. İl Özel İdaresi tarafından, Maliye hazinesinden 38 hektar, 1.150 m2 arazi 16.500.000.000 TL’ye satın alınarak; Harita, Çevre Düzeni, Mevzii İmar Planı, Nazım İmar Planı, Çed Raporu ve Ağaç Röleve Planı ile Çap listesi tamamlanmıştır. Valiliğimiz tarafından çığ etüdü yaptırılmış, çığ tehlikesinin bulunmadığı raporla tespit edilmiştir. Tesislerin içme suyu projesi tamamlanmış olup bu mevkie 3 km uzunluğunda yol açtırılarak stabilize duruma getirilmiştir.
Gerek İlimiz gerekse Ülke turizmi açısından çok önemli olan bu tesis Ardahan İlinin çehresini değiştirmekle kalmayacak, 6 km pist uzunluğu ve 800 m kod farkıyla yerli ve yabancı turistlerin uğrak merkezi olacak, ayrıca Uluslararası müsabakalara ev sahipliği yapabilecektir. Ayrıca Ülkemizde yayla turizminin önemli merkezlerinden biri olan Karadeniz Bölgesi ile İlimizin bağlantısını sağlayacak ikinci yol olan Ardahan-Yalnızçam-Ardanuç Karayolunun tamamlanmasıyla bu tesis Karadeniz Bölgesine gelecek olan yayla turizmcileri için ikinci bir alternatif oluşturacaktır.
Yayla Turizmi
İl merkezindeki Bilbilan Yaylası, Göle ilçesindeki Okçuoğlu ve Yalnızçam yaylaları ilde turizm potansiyeline sahip olan yaylalardır.
Dağ ve Doğa Yürüyüşleri
İlin sahip olduğu coğrafik yapı, dağ ve doğa yürüyüşleri açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Yalnızçam yaylaları, Göle, Hanak ve Posof ormanları ildeki en önemli alanlardır.
Mağara Turizmi
Övündü Mağaraları
Çıldır’a bağlı Kurtkale nahiyesinin 1 km. doğusundaki Övündü köyünün yaklaşık 250-300 m. güneyindeki kalker kaya kütlesine oyulmak suretiyle oluşmuş iki grup mağara yerleşimidir.
Ortakent (Büyük Nakala) Mağaraları
Hanak ilçesinin 10 km. kadar doğusunda yer alan Ortakent (Büyük Nakala) nahiyesinin yaklaşık 7-8 km. güneyinde, Kura Nehri Vadisi’nde, nehrin akış yönüne göre sol yanındaki kayalıkta, çok sayıda mağara yerleşimi ve büyük bir kaya kilise bulunmaktadır. Tarihi kaynaklarda bu mağara yerleşimi grubunun da kendisinden sonra gelen Tahtalı, Vaşlop, Ampur ve Colit Mağaraları gibi Yontma Taş Çağı izleri taşıdığı belirtilmiştir.
Sportif Olta Balıkçılığı
Çıldır Gölü
İl merkezine 45 km. uzaklıkta bulunan göl, deniz seviyesinden 1956 m. yükseklikte ve 25 km2’lik bir alanı kaplamaktadır.
Çıldır Gölü kışları çok soğuk geçtiği için kasım ayı sonlarında donmakta ve buz derinliği 1 m’yi aşmaktadır. Gölün buzları nisan ayı başlarına kadar çözülmemektedir. Kışları yüzeyinde 2 m. civarında buz oluşan Çıldır Gölü’nde, buz delinerek balık avı yapılmaktadır.
Atlı Doğa Yürüyüşü
Okçuoğlu Yaylası ve Göle Ormanları’nda atlı doğa yürüyüşlerinin yapılabileceği alanlar mevcuttur.
Yaban Hayatı
İl faunasını oluşturan türler arasında başlıca ayı, domuz, tilki, porsuk, yaban keçisi, sansar, atmaca, kartal, çakal ve dağ horozu yer almaktadır. Çıldır ve Aktaş göllerinde sazan, murza, tatlı su kefali, dırmışka balıkları görülürken akarsularda en fazla görülen tür alabalıktır. İl bünyesinde Posof Yaban Hayatı Koruma Sahası da bulunmaktadır.
Yapmadan Dönme
İlimizi ziyaret eden turistlerin mutlaka gezmesi gereken çıldır gölü, aktaş gölünü gezmeden sazan balığı yemeden dönmesini tavsiye etmiyoruz mutlaka bunları yapmaya gayret edin aksi halde siz üzülürsünüz..
şeytan kalesi, Ardahan kalesi diğer kalelerimiz kulelerimiz gezmeden .
Atatürk silüetini izlemeden festivallerimizi izlemeden Ardahanda canlı alabalık yemeden dönme.
Karabiber

KARABİBER: Karabiber ağacının meyvesi olan biber tohumunun olgunlaşmadan toplanıp kurutulması ile elde edilen Karabiber Dünyada en çok kullanılan baharatlardan biridir.
Karabiberin Faydaları: Özellikle sindirim sisteminin sağlıklı ve düzenli çalışmasına yardımcı olarak hazmı kolaylaştırır. İdrar ve gaz söktürücü etkisi ile kabızlığı önlemede yararlıdır. İştah açıcıdır. Sindirim sistemindeki mikropları öldürür. Enerji verir. Cinsel gücü arttırır. Sinirleri kuvvetlendirir ve kansızlığa karşı faydalıdır.
Karabiber Nasıl Kullanılır? Karabiber toz halinde yemeklerde baharat olarak yemeğe lezzet ve koku katmak ve iştah açmak için kullanılır. Ayrıca, bal ve soğan ile birlikte macun yapılıp saç dökülen yere sürülerek saç dökülmesine karşı kullanılabilir.
Ihlamur

IHLAMUR: Görkemli bir ağaç olan ıhlamur ağacının çiçeklerinden elde edilir.
Ihlamurun Faydaları: Sinirleri yatıştırır ve rahatlatır. Kan dolaşımını düzenlemeye yardımcı olur. Uykusuzluğa ve iç sıkıntısına iyi gelir. Aybaşı ağrılarını hafifleterek daha kolay geçmesini sağlar. Sindirime yardımcı olur. İdrar söktürücüdür. Bağırsak ve böbrekleri temizler. Böbrek taşlarını ve kumlarını dökmeye yardımcı olur. Kansızlığı giderir. Saç dökülmesini azaltır. Vücudu terleterek vücuttaki zararlı maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar. Soğuk algınlığı ve gribe iyi gelir. Göğsü yumuşatır, bronşları açar ve balgamı söker. Romatizmaya ve gut hastalığına iyi gelir. Burkulma ağrılarını hafifletir.
Ihlamur Nasıl Kullanılır? Ihlamur çoğunlukla çay olarak tüketilir. Bunun dışında cilt bakımı için de kullanılır. Ihlamur çiçeğini kaynatıp suyu banyo suyuna eklenirse sinirleri yatıştırır ve cildi yumuşatır. Ihlamur, cilde parlaklık ve renk verir. Deriyi güçlendirir ve cildin yenilenmesine yardımcı olur.
Kızılcık

Kızılcık: 5-6 metre yüksekliğinde, çalı şeklinde sarı çiçekli bir ağaç olan kızılcık ağacının kırmızı renkli ve oval meyvesi C vitamini açısından çok zengindir.
Kızılcığın Faydaları: Mideye kuvvet verir. Vücut direncini arttırır. Bağırsak yaralarına iyi gelir. Gazı önler. Ağız yaralarını giderir. Mikrop öldürücüdür. İltihaplanmayı önler ve alerjileri azaltır. Ateş düşürücü etkisi ile özellikle menopozda faydalıdır. Kanın pıhtılaşmasını sağlar. Böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Kızılcık ağacının kabukları ishali kesmeye yardımcı olurken, meyveleri ise ishal yapıcıdır.
Kızılcık nasıl kullanılır? Kızılcığın kabukları ve meyvesi kullanılır. Yaprağı ezilip yaraya sürülürse iyileşmesine yardımcı olur. Meyvelerinde kızılcık reçeli, hoşafı ve kompostoso yapılır. Kızılcık suyu uykusuzluğa iyi gelir. Kızılcık şurubu vücuda kuvvet verir. Kızılcık ağacının kabukları kaynatılarak etkili bir ateş düşürücü elde edilir. Ayrıca, Kabukları toz haline getirilip yaraların üzerine mikrop öldürücü olarak serpilebilir.
1 Ağustos 2009 Cumartesi
Kar Üzerindeki Uğuz Taşı Efsanesi
Ahıska Nekeleye köyü Hırtıs arasında Ardahan’dan gelen Kura suyunun üzerinde Uğuz taşı denen iki kapı boyunda bir kesme taş vardır. Uğuzlar’dan iki kardeş o koca kaya gibi taşı bir taş ocağından keserek buraya köprü kurmak için getiriyorlar. Bunlar taşı kesip Kura’nın kıyısına koyduktan sonra öğle yemeği için evlerine giderler. Bu sırada Uğuzlar’a göre ufak yapılı bir adam da onların evine konuk gider.Uğuz’un atının torbası bir Somar (320-330 kg. kadar) arpa alır. O ufak adam Uğuz’un gözünün koca bir kilim gibi duran atın torbasını doldurduktan sonra gücü yetmediğinden atın başını eğdirir ve kolaylıkla arpa dolu torbayı hayvanın başına takar. Uğuz’un anası bunu görünce oğullarına der ki “Sonunda dünyayı bunlar ele geçirip yiyecekler”. Bu durumu gören iki Uğuz kardeş de ufak adamın gücü ile büyük işleri başardığını bu at torbası olayında gözleri ile gördüğünden Kura üzerinde kurmak istedikleri taş köprüyü yapmaktan vazgeçerler. Sonradan o uzun ve dev yapılı Uğuzlar saflık ve hile bilmezliklerinden zamanla yok olup giderler.
Uğuzlar sık sık uyumazlarmış. Uyudukları zaman da yedi gün aralıksız uyurlarmış. “Uğuz’un uykusuna yattığı” sözü buradan kalmadır.
Çıldır Gölü Dibindeki Eski Şehir
Eskiden Çıldır Gölü’nün dibinde bir şehir varmış. Buranın beyi Akçakala’da otururmuş. Çukurda kurulmuş olan bu şehrin, dokuz burma musluklu çeşmesi varmış. Bey “Gece gündüz çeşmeden su alanlar sakın çeşmeyi kapatmayı unutmasınlar yoksa şehri su basar” demiş.
Şehirde kadın erkek bu buyruğa uyarmış. Bir gün akşamın karanlığı basmışken çeşmeden su doldurmakta olan bir kıza yedi yıldır gurbette olan ağabeyinin geldiğini müjdelemişler. Dokuz burma musluklu çeşmenin bir musluğundan su dolduran kız sevindiğinden evine koşup giderken burmayı kapatmayı unutur. O gece karanlığında çukur yerlerdeki evleri su basarken artık dokuz burmalı çeşmenin yeri de belli olmaz. Evi biraz yüksekte olanlar işin farkına varınca çoluk çocuğun elinden tutarak hiçbir eşya almadan yokuş yukarı kaçarlar. Ertesi gün şehirden ancak kilisenin kümbeti görülür ve akşama kadar onlarda sular altında kalır. Şehirden sağ kurtulup kaçanlar Akçakala adasına gelirler. Çıldır gölü işte dibindeki o dokuz burmalı çeşmenin suyundan ortaya çıkmıştır. Eğer (güneydeki) Taşbaşından bu gölün ayağı Zarşat’a doğru akmasaydı Akçakala adası ile öteki köyleri de su basardı.
Uğuz Çayırı ve Uğuz Dağı Efsanesi
Eskiler der ki Gürcülükten bile önceleri Cınıvızlar (Cenevizli-Romalılar) daha görünmeden Uğuz dağı ile çevresindeki yaylalarda Uğuz (Oğuz) denilen çok iri yapılı bir millet yaşarmış. Bu Uğuzlar’ın bir beyi varmış ki bütün Ardahan ve Cavk da denilen Akhılkelek ile Zegan (Posof’un Ilgar ve Cin Dağı kesimleri ile Şavşat sınırlarındaki Arsiyan dağı etekleri) bunun mülkü imiş. Bu Uğuz’un dağı ile çevresinde ve Kura suyu üzerindeki kışlaklar bu beyin has otlağı imiş. Öteki dağlar ve anılan yerlerde o zamanlar hep çamlık ve ormanlık imiş.
Uğuz dağının yanında her yıl 300 araba ot biçilmekte olan Uğuz’un çayırını bu bey her yaz bir Uğuz’a biçtirirmiş. Biçen adam buralarda yaylayan ve çok iri birisiymiş. Bu Uğuz, Uğuz çayırının 300 arabalık otunu bir günde hem biçer hem de yığarmış.
Uğuz bir yaz günü buraları tırpan ile biçerken bacısı kendisine öğle yemeği getirir. Sıcakta biçenle uğraşırken kendi terinin buğusu gözlerini bürüyen Uğuz çayırın gür bir yerinde kızgın kızgın çalışır. Bu sırada omzunda heybesiyle öğle yemeği getiren ve yanına yaklaşan bacısını gözü görmez ve otlarla birlikte onu da ikiye biçer ve bunu yaparken bile farkına varmaz. Kol başına geldiğinde bel den çıkarttığı masatını tırpanına vurmaya çalışan Uğuz bir de görür ki tırpanı al kana boyanmış.
“Bir hayvanın canına mı kıydım” diyerek yazıklanırken hemen o kol boyunu dolaşır. Bir de ne görsün öğle yemeğini getirmiş olan bacısını ikiye biçmiş. Hiddetle masatı yere vurur aktaştan olan mastın yarısı çayıra saplanır. Bugün dışarıda kalan kesimi bir adam boyundan yüksektir. Ellerini yere vurup tırpanı da bırakarak hemen bacısının iki parçasını birleştirip masatın dibine gömer. Kendisi kederinden Uğuz dağının tepesine çıkar ve orada ölür.
Kurşun Asker Efsanesi
Posof ilçesine bağlı secede de Kahraman Mehmetçik hudut karakolunda nöbetçidir. Kulağına sesler gelir ve karşı tepeden düşman görünür. Arkadaşları duysun diye silah atar, onlar gelinceye kadar düşman sarar. Ruslar kurşun yağmuruna tutulur. Bu köye “Kurşun Çavuş” denmiştir.
Tekçam Efsanesi
İlimizin merkeze bağlı Ovapınar Köyü dağlarında bulunan ormanlık bir alan zamanla yok olur, ancak bir tane çam ağacına kimse dokunmaz. Geceleri ağacın etrafında mumların yandığını gören yöre halkı bu çam ağacının kutsal olduğuna inanır ve dilek dilemek için buraya gelir. Ancak bir gün çevredeki köylerden birinde yaşayan bir adam ağacı kesmeye karar verir. Ağacın yanına gelerek baltasıyla kesmeye başlar ve baltayı vurduğu yerden kan gelir. Ağacı kesmeye kararlı olan adam vazgeçmez ve ağacı keserek evine götürür. O günün akşamında bu bölgeye görülmemiş derecede bir yağmur yağar ve adamın yaşadığı köyden bir sel geçer. Sel köyden sadece bu adamın evini ve ailesini götürürken, başka kimseye zarar vermez
Bugün ağacın bulunduğu yerde “Tekçam” denilen bir çeşme akmakta ve yöre halkı yağmur yağmadığı zaman buraya gelerek yağmur duası etmektedir.
Mektuplarda Mani
Şu kara basma güzel
Başkışı yosma güzel
Felek bizi ayırdı
Selamın kesme güzel
Mektup yazdım bilesin
Okuya da gülesin
Bu mektubum üstüne
Durmaya da gelesin
Ocakta kuru odun
Sen beni dere koydum
Gittin ki tez gelesin
Gözümü yolda koydun
Çay aşağı gezerim.
Tabağa gül ezerim.
Ben ki böyle güzelim
Niye yarasız gezerim.
Mani maniyi açar
Maniden oldum nacar
Çürüsün o parmaklar
Yararsız yorgana açar
Odaya serdim keçe
Neçe bir ömrüm geçe
O gün bugün olacak
Elin elimle geçe
Mani dedim kaladan
Dağlar kalksın aradan
Bizi de kavuştursun
Yeri göğü yaradan
Yaylala Yolunda Mani
YAYLA; Köylere 15- 20 Km mesafede hiçbir tarla ve bahçe tarımının yapılamayacağı kadar soğuk, oldukça geniş bir alandır. Her köyün orada da ufacık bir köyü vardır. 10 ay ıssız kalan bir köy yayla evlerinin duvarı taş, direği taş , sediri taş, tavanı taştır.
Zaten Hanak' lı hiçbir zaman tatil için veya serinlemek için çıkmaz yaylaya. O aslında serin değil sıcağa hasrettir.
O, Yaylaya malına nafaka aramak için zıkar. Köydeki ekini ve çayırı hayvanlardan "ağartı" yı insanlardan korumak için yaylaya çıkar. Yaylaya çıkarken de aşağıdaki maniler söylenir.
Bu dağlar kömürdendir.
Geçen gün ömürdendir.
Feleğin bir kuşu var
Fençesi demirdendir.
Bu dağlar olmasaydı
Çiçeği solmasaydı
Ölüm Allah'ın emri
Ayrılık olmasaydı
Bu dağın ardı meşe
Gün gide, gölge düşe
Ben yardan edenin
Evine şivan düşe
Bu dağın oylumluna
Kuş konar yaylımına
Gel kardeş görüşelim
Geldik yol ayrımına
Bu dağlar meze dağlar
Çiçeği taze dağlar
Suları şarap oldu
Otları meze dağlar
Bu dağlar ulu dağlar
Gök çimen sulu dağlar
Dibinden eli göçmüş
Başında bulut ağlar
Tarla Dışında Mani
Hanak ve çevresinde her ilkbahar imece usulü tarla taşına gidilir. Ekinlerin henüz çıkmış tarlalarının taşları bir, bir toplanıp biçin zamanı tırpana taş gelmesin tırmık rahat çalışsın, yerde başak kalmasın. Bu imeceye kız ve erkekler birlikte giderler. İlkbaharın " ayam" havalarında bir kır gezisi bir pikniktir bu. Üstelik dönüşte peştemallar dolusu yemlik toplanacaktır.
İşi bitirenler tarlanın kıyısındaki " Tumpta" oturur maniler söylerler.
Manime mani getür.
Altıma halı getür
Yüzbin iki bahçadan
Çiğitsiz meyva getür
Altın erüdürüm
Sözümü yürüdürüm
Sizin gibi kızları
Peşime ürüdürüm
Ay ışığı süt gibi
Arkalığım çit gibi
Ne bacadan bakarsan
Emin gilin it gibi
Karşıda şiyek
Yünü altıma döşek
Ne bacadan bakarsan
Dayımgilin boz eşek
Baca baca gezerim .
Bacaya gül düzerim.
Sizin gibi kızları
Saç bağıma düzerim.
Çitimi çit ederim
Ucunu kat ederim.
Sizin gibi kızları
Peşime it ederim.
Çeper çekili kaldı
Botsan ekili kaldı
Ne oldu bacım sana
Ağsın dikili kaldı
Ayrılıkta Mani
Mendilim benek benek,
Ortası çarkın felek
Yazınbarabar gezdik
Kışın ayırdı felek
Yeşil yelekli babam
Beyaz bilekli babam
Bizsiz yürekli babam
Aslan yürekli babam
Kara kazan koldadır.
Bugün babam yoldadır.
Ses verdim ses almadı
Karlı dağlar daldadır.
Kardaş vurdum yola
Gözlerim dola dola
Bulutlara yalvardım
Kardaşa gölge ola
Bir atlı çıktı baştan
Gözlerim dolu yaştan
Atlı mevlan seversen
Bir haber ve kardaştan
Kalbim kara kazandır.
Dilim mektup yazandır
Feleğe bel bağlama
Felek tedbir bozandır.
Sahan dolu incim var
Sol yanımda sancım var
Bana değip dolaşman
Gurbet elde gencim var
Çeşitli Maniler
Dere boyu gidelim
Koyun kuzu güdelim
Sennen beni görmüşler
İnkâr bayrım edelim
Ak koyun kuzusuna
Gün tutmuş postusuna
Ne desen de ağlasam
Arnımın yazısına
Tren gelir öterek
Kömürünü dökerek
Ben anamdan ayrıldım
Gözüm yaşım dökerek
Tut yedim duttu beni
Yârim unuttu beni
Yarı yola varmadan
Hıçkırık tuttu beni
Ak tavuk aldın mı?
Kümese koymadın mı?
Kör olası gaynana
Sen gelin olmadın mı?
Kapelesi ketenden
Yârim indi trenden
Boynuna sarılayım
Gülünü incelmeden
Kayalar yarılmasın
Yar bana darılmasın
Yar bana darılıp da
Ellere sarılması
Çaya inesim geldi
Şeker yiyesim geldi
Ala gözlü ablamı
Gene göresim geldi
Su içtim kana kana,
Sular akar yana yana,
Yüzün bir gün görmedim,
Bilmem gidem ne yana.
Merdiven indirdiler,
Atlara bindirdiler,
Kızım seni kahır eline gönderdiler,
Ağlar silinir silinir ağlar.
Gelin geldi evimize,
Şenlik kurdu köyümüze,
Hoş geldin allı gelin,
Sefa geldin pullu gelin.
Baban carsıya vardı mı?
Alını yeşilini aldı mı?
Suda kızıma dedi mi?
Haydı kızım kutlu olsun.
Haydı kızım kınan kutlu olsun,
Burada dilin tatlı olsun.
Çağırın gelin kızın anasını
Kızı gelin oldu görsün.
Allah muradını verdi bugün,
Anasını kızsız koyan
Evlerini ıssız koyan,
Testisini susuz koyan.
Kahve doktum kuruna,
El vurmayın durula,
Yârime yar diyeni,
Sol göğsünden vurula.
Bayburta giden yollar
Uzadıkça uzarlar,
Geçme bizim kapıdan
Eller bana kızarlar.
Maşrapanın kalayı,
Kızlar çeker halayı,
Allah için söyleyin,
Var mı askın kolayı.
Suya bulgur ezerim,
Hem ezer hem süzerim,
Ben yarımın derdinden
Deli olmuş gezerim.
Hey hızara hızara
Dalda elma gızara
Beni sana vermizler
Başka yerden giz ara
Gayadan öküz bakar
Öküzün arnı sakar
Delikanlı dururken
Sakallıya kim bakar
Mendil aldım onbeşe
Onu serdim güneşe
Gitti yârim gelmedi
Beni aldı telaşe
Dağdan kestim kereste
Kuş besledim kafeste
Yârin hasta dediler
Yetiştim son nefeste
Karşıda ala inek
Tüyleri benek benek
Hiç boğazımdan geçmiyor
Yarsız yediğim yemek
Kuş kafese girmiyor
Buna aklım ermiyor
Hiç boşuna ah çekme
Annem beni vermiyor
Evleri sarı boya
Gel yarim doya doya
İç vereme tutuldum
Gamıma koya koya
Armut dalda bir iki
Saydım baktım on iki
On ikinin içinde
Gök yazmalı benimki
İnce yazma düreyim
Aç koynunu gireyim
Uyan uyan sar beni
Yar olduğunu bileyim
Tavanlarda tencere
El vurmadım incire
Gavur babam duymasın
Çeker beni zencire
Çaya indim taş buldum
Yüzüğüme kaş buldum
Neredeydin la sürgün
Yanıma yoldaş buldum
Arabası kirenden
Mendil sallar trenden
Abenim nazlı yarim
Nasıl ayrıldın benden
Kara tren ak tren
Askerleri say tren
Benim yarım kırkbeşti
Postasıyla say tren
İki çeşme yanyana
Su içsem kana kana
Bana ediresini ver
Mektup yazayım sana
Sergenlerde çekirdek
Bostanlarda bitecek
Ben isterim babamdan
Dört davul sekiz köçek
Evleri var üst başta
Kundum dalda taşta
Sen orada ben burda
Akıl kalmadı başta
Harmanı yuvarladım
Samanı çuvalladım
Gara gözlü ey abim
Allaha ısmarladım
Keteni bez edeyim
Hangi yol gözeteyim
Kara gözlü yarimi
Kimlere benzeteyim
Mendil serdim bir taşa
Neler geldi bu başa
Öptüm bir kız yanağı
Dedi bana çok yaşa
İp attım ucu kaldı
Ocakta saçı kaldı
Ben büyüttüm el aldı
Yürekte açı kaldı
Eğer gelinim iyi olursan
Bizde seni överiz
Kotu olursan gelinim
Hepimizde döveriz.
Karatavuk olmadın mı?
Dallara konmadın mı?
Şebek yüzlü kaynanam,
Sen gelın olmadın mı?
Karşıdaki gök ekin,
Aldırdım elimdekin,
Her soran benzim sorar,
Sormazlar kalbimdekin.
Ekim ektim düzlere,
Diken oldum gözlere,
İşte ben gider oldum,
Ayaş kalsın sizlere.
Yıldırım vurdu bizi,
Dal gibi kırdı bizi,
Araya girdi düşman,
Dağlar ayırdı bizi
Arabamın tekeri
Hem ileri hem geri
Benim de bir yârim var
Oruçlar’ın şoförü
Avlu dibi örümcek
Aklım gitti görüncek
Ben aklımı yemedim
Köylülere gidecek
Ayağında mesi var
Odasında sesi var
Bekâr oğlan değil mi?
Kızlarda hevesi var
Ayakkabı aldırdım
Bir sele topukları
Beni baştan çıkaran
Taşköprü kopukları
Ayakkabı giyerim
Üstü beyaz olursa
Kaynanamı severim
Oğlu güzel olursa
Garşıdan gelen atlı
Ne gayratlı gayratli
Ben istedim vermedi
Niman malın gıymatlı
Kara kabak bağ atar
Altında yılan yatar
Ben bilmem mi a yârim
Goynunda neler yatar
Deniz coştu göl oldu
Yârim sana ne oldu
Benim sana yandığım
Memlekette şan oldu
Ev ötene ev yaptım
Çıktım üstüne baktım
Yârim gelecek diye
Çivte lambalar yaktım
Irmak gumsuz galır mı?
Dibi susuz galır mı?
Senin gibi güzelin
Goynu yarsız galır mı?
Karşıdan ünlüyorlar
Badılcan belliyorlar
Bu köy nasıl köyümüş
Varmadan övüyorlar
Mısır ektim azmasın
Gelen geçen kazmasın
Yar üstüne yar seven
Gençliğine doymasın
Titretin ışıkları
Çalıver kaşıkları
Yürü tirenim yürü
Kavuştur âşıkları
Elinde demir orak
Mektup göndersem ırak
Cebinde tarağın
Bana yadigar bırak
Elma attım nar geldi
Dar sokaktan yar geldi
Eğil biyol öpeyim
Al yanaktan kan geldi
Gökde yıldız niniynen
Köçek oynar ziliynen
Ayağına taş batmış
Siliyor mendiliylen
Dam kapısı açıldı
İnce boncuk saçıldı
Yar kapıdan girince
Gözüm gönlüm açıldı
Dağda tavşan oynuyor
Yelesini yağlıyor
Ötmüş yârim dizime
Garip garip aylıyor
Irmak coştu kül oldu
Yârim sana ne oldu
Olan oldu a gülüm
Madenkeş sebep oldu
Tütün içtim lüleden
Benim yârim Günye'den
Biricik biricik baş olmaz
Hoş geldiniz cümleden
Damda kırat harlıyor
Kapılan parlıyor
Aşmış yengem geliyor
Beyaz mendil sallıyor
Kayalar yarılmasın
Yar bana darılmasın
Yar bana darılıp da
Ellere sarılmasın
At üstünde cenderme
Dut kolundan goyverme
Giz ben seni atacın
Kimselere deyverme
Sarı kâğıt yazarım
Sandık sandık basarım
Yârimi vermezlerse
Ben kendimi asarım
Kar yağıyor yağıyor
Abamı giyeceğim
İhtiyara varıp da
Goca mı diyeceğim
Cuma köyün yolları
Dönüm geliyor dönüm
Cuma köyünden kız almak
Ölüm geliyor ölüm
Yarımcada saz olur
Gül açılır yaz olur
Ben yârime gül demem
Gülün ömrü az olur
Herekedir köyünüz
Buz gibidir suyunuz
Köyünüzü beğendim
Yok, mu bekâr kızınız
Harmanlardan geçiver
Ata yonca biçiver
İki tane yar olmaz
Birinden vazgeçiver
Dikenli’nin dağları
Üzüm yapmaz bağları
Üzüm yapsa bağları
Evlenir oğlanları
Karpuz kestim kan gibi
Uzadı urgan gibi
Yarımca kızları
Kınalı kurban gibi
Yarımcada saz olur
Gül açılır yaz olur
Ben yârime gül demem
Gülün ömrü az olur
Kirazımız dalbastı
Dalları kiraz bastı
Delikanlı söz etti
Kızlar yüzünü astı
Bu kiraz budak budak
Olur, mu kiraz dudak
Yarımca’nın güzeli
Canımdır sana adak
Duvarda makas asulu
Elbiseler kesülü
Bana mani sorarsan
Kirli çuval basulu
Şu giden kimin oğlu
Paltası da ak kolu
Dönüp bana bakmıyor
Saki vezirin oğlu
Bahçenizde gül var mı?
Gül altından yol var mı?
Gel gidelim sevgilim
Annenden izin var mı?
Kayadan indirmişler
Tirene bindirmişler
Kara saçlı yârimi
Gurbete göndermişler
Ay gelir aydan beri
Çay gelir dağdan beri
Ben yârimi görmedim
Bir buçuk aydan beri
Bostanlarda aşlama
Aşlamayı taşlama
Ben askere giderken
Ağlamaya başlama
Su koydum su taşına
Masanın ortasına
Memelerin benziyor
Ferik yumurtasına
Denizin dibi derin
Üstüne halı serin
Sandık sepet istemem
Beni sevdiğime verin
Duvağın telli gelin
Gümüşten elli gelin
Buğulu gözlerinden
Sevdiğin belli gelin.
Gün kavuştu ırakta,
Gözüm karada akta,
Herkesin yarı geldi,
Benim yarım uzakta.
Toprağında tasında
Benleri var kasında,
Sen bahar içindesin
Bense ömrüm kışında.
Çay aşağu giderim
Topal koyun güderim
Eğer anam vermezse
Bohçamı alur giderim
Mavi boyarlar mola
Sevsem duyarlar mola
İkimizde bir boyda
Nikâh gıyarlar mola
Harmanlarda ot bitti
Goyun yayulsun diye
Hatıp kekül sallamış
Muhtar bayulsun diye
Üzüm goydum sepete
Yar oturur tepede
Ben bir yeni yar sevdum
Şan olsun memlekete
Altınım var boynumda
İki ellerim goynumda
Ela gözlü sevduğum
Gece gündüz aynımda
Altını bozdurayım
Sıraya dizdireyim
Elma armut değülsün
Cebimde gezdireyim
Yaylanın çimenini
Hep toplamış geyikler
Sevdalunun işine
Ne garuşur böyükler
Gayalardan ot biter
Guzular yayulsun diye
Gızlar kekürt sallar
Oğlanlar bayulsun diye
Dozer geliyor dozer
Çekilin sizi ezer
Benim sevduğum oğlan
Sinan Özer’e benzer
Yayladan mı geliyon
Sırtındaki yayuk mu?
Ben sağa ayakkabı verdüm
Ayağundaki çaruk mu?
Ambar altunda cecük
Bacakları küçücük
Benüm sevduğum oğlan
Dünyalarda biricük
Eriklerin çayırı
Yana eğer başını
Yarimin motoru var
Çıkamıyor bayırı
Su serptim serin olsun
Mezarım derin olsun
Dünyada alamazsam
Ahrette benim olsun
Kiremit üstünde gezersin
İnci boncuk dizersin
Kusura bakmayın ama
Sen hepsinden güzelsin
Ne uyursun ne uyursun
Bu uykuyla ne bulursun
Al abdesti, kıl namazı
Cenneti alayı bulursun
Bağa girdim nar için
Dolaşırım yar için
Anneler kız büyütür
Delikanlılar için
İstanbul’a giderken
Sol tarafta hastane
Yârimin mektubunu
Eğlendirme postane
Davulumun ipi kaytan
Kalmadı sırtımda mintan
Verin ağalar bahşişimi
Sırtıma alayım mintan
Bağa gittim bağlama
Kara gözlüm ağlama
Ben buralı değilim
Bana gönül bağlama
Mani maniyi açar
Maniden kaldım naçar
Kör olası çöpçüler
Yarsız yorganım açar
Besmele ile çıktım yola
Selam verdim sağa sola
Selamımı aldınız mı
Komşulara yaydınız mı
Manici başı mısın
Cevahir taşımısın
Sana resmimi versem
Cebinde taşır mısın
Kara kara kazanlar
Kara yazı yazanlar
Cennet yüzü görmesin
Aramızı açanlar
Kul bela görmez
Allah yazmadıkça
Allah bela vermez
Kul azmadıkça
Mani maniye kelam
Sevdiğime benden selam
Hiç incinip üzülme
Kovuşuruz bir zaman
Sekiz sekiz on altı
Burası ceviz altı
Yarimin istediği kız
Ayakkabımın altı
Minare yıkılmış
Direk ister
Ağabeyimin canı
Börek ister
Mani benim ezberim
Kan ağlıyor gözlerim
Ben yarimin yolunu
Akşam sabah gözlerim
Masa üstünde pekmez
Çoban kavalın ötmez
Önünde gezen sürün
Benim nişana yetmez
Edep bir taç imiş
Nuru Hüdadan
Giy al o tacı
Emin ol her beladan
Biz gideriz ikimiz
Kestanedir yükümüz
Karakoç’un içinde
Elti olacağız ikimiz
Karanfili ekemedim
Suyunu dökemedim
Yarimden ayırdılar
Yüzünü göremedim
Ayva attım samana
Dumana bak dumana
Şoför yârim var iken
Gider miyim çobana
Bizim evin önünde
Cankurtaran bağırıyor
Ne kabahat ettin yârim
Jandarmalar arıyor
A apacak apacak
Gökten yıldız kopacak
Açma yârim ağzını
Kuşlar yuva yapacak
Ayvalar dilim dilim
Darılmış benim gülüm
Ben gülüme ne dedim
Kurusun ağzım dilim
Köprüden geçer iken
Köprü salladı beni
Yârimin eski dostu
Düşman belledi beni
Yolda buldum on para
Yârim yüzün ne kara
Allah sana su vermiş
Yıkasana maskara
Gel gidelim sevdalım
Bizim vatana kadar
Yar ben senden ayrılmam
Dünya batana kadar
Asmanın arasından
Alamadım üzümü
Kaldır yârim şapkanı
Göremedim yüzünü
Sarı motor geliyor
Sarı duman veriyor
Aç kapıyı bak yârim
Sana gelin geliyor
Kasabın satırı var
Yanında yatırı var
Ben kasap olmazdım ya
Paranın hatırı var
Kuyudan su çekerim
Al bakıra dökerim
Daha yaşım küçük ama
Kara sevda çekerim
Dere boyu kavakları
Dökülür yaprakları
Yârim orada ben burada
Çınlasın kulakları
Bahçelerde sardunya
Sardunyayı kırdın ya
Beni beğenmiyordun
Nasıl bana kaldın ya
Yaza yaza yaz geldi
Mürekkebe zam geldi
Daha yazacaktım ama
Karakoça kiraz geldi
İndim dereye durdum
Dokuz güvercin vurdum
Dokuzunun içinde
Ben birine vuruldum
Hoca çıkmış mahalleye
Topluyor kaşıkları
Cennet istersen Hoca
Kavuştur aşıkları
Gide gide yoruldum
Sular gibi duruldum
Şu karşı ki oğlanın
Gözlerine vuruldum
Evleri yapan usta
Yeniden yıksın yapsın
Pencere bırakmamış
Delikanlılar baksın
Sevdamı anlamadın
Önce beni yalvarttın
Şimdi sen yalvar biraz
Karakoç dur köyümüz
Zemzem olur suyumuz
Sevip sevip ayrılmak
Dalga geçmek huyumuz
Camdan aldım makası
Açtım gömlek yakası
Bizim evden gözükür
Yarin arka bahçesi
Bizim evin önünde
Ayvalar şişman olur
İlk yârini almayan
Sonunda pişman olur
Motor geliyor motor
Motorun bacası yok
Kalkmış beni istiyor
Cebinde parası yok
Dolabın kapakları
Çınarın yaprakları
Kara gözlü yârimin
Çınlasın kulakları
Mavi yelekli yârim
Çarkıfelekli yârim
Beni bırakıp gitti
Demir yürekli yârim
Elma attım denize
Geliyor yüze yüze
Sevdiğimin sözleri
Hediye kaldı bize
İçeride ara kapı
Sürmesi çavdar sapı
İkimizi ayıran
Dilensin kapı kapı
Entarisi al basma
Alıp duvara asma
Sen benimsin ben senin
Ellere kulak asma
Havalarda kırlangıç
Kanadı ayrıç ayrıç
İkimizi ayırtan
Kan kussun avuç avuç
Maniciyim manici
Ak gerdan altın inci
Eğer annem verirse
Varıcıyım varıcı
Kara kara kazanlar
Kara yazı yazanlar
Cennet yüzü görmesin
Aramızı bozanlar
Geline bak geline
Kına yakmış eline
Ne mutlu bu geline
Gidiyor sevdiğine
Havalarda kelebek
Kanadı benek benek
Beni yardan ayıran
Kalbur satsın hem elek
Ortaokul olur mu?
İçinde durulur mu?
Benim yârim talebe
Onunla dalga olur mu?
Yeşil iplik bükerim
Yare yelek dikerim
Yelek yare olmazsan
Vallahi seni sökerim
Bizim camın altında
Herkes bunun farkında
Biz yarimle konuştuk
Kırklareli Parkında
Yüksek evler yaptırdım
Dayamaya direk yok
Yarim kaçmak istiyor
Bende öyle yürek yok
Burası Üsküp dere
Su istersen İşte dere
Ekmek istersen Allah vere
Yatak istersen geldiğin yere
Üsküp dere köprüsü
Hafif sallar adamı
Üsküp dere kızları
İpsiz bağlar admı
Mani maniyeleyim mi
Bir mani söyleyeyim mi
İşaret et sevdiğim
Yanına geleyim mi
Cam altında ısırgan
Gavur musun Müslüman
Gel bir kerecik öpeyim
Vallahi bak ısırmam
Armudu taşlayalım
Dibinde kışlayalım
Sevdiğimi görünce
Maniye başlayalım
Bahçelerde pırasa
Yaprağına kar yağsa
Oğlanlar bekâr kalsa
Şu kızlara yalvarsa
Al giydim alsın diye
Mor giydim sarsın diye
İnadıma bakarım
Sen bana yarsın diye
Mendilimin ucuna
Sakız bağlarım sakız
Duyuyorum sevdiğim
Severmişsin başka kız
Pembe giyerim pembe
Pembe yakışır gence
İnsan bir hoş oluyor
Sevdiğini görünce
Kaşların karasına
Mim çekmiş arasına
Yari ilaç diyorlar
Kalbimin yarasına
Derelerin çakılı
Kimden aldın akılı
Orta yerde oynayan
Ağabeyimin çakırı
Karpuz kestim yiyen yok
Ağızım yandı diyen yok
Sevdiğime kavuştum
Gözün aydın diyen yok
Entarimi ben biçtim
Ateşine ben düştüm
Ne kadar cahilmişim
Asker oğlana düştüm
Bizim evin önüne
Kim attı mavi boya
Annem babam evde yok
Bakalım doya doya
Gülüm kurutmam seni
Suda çürütmem seni
Senelerce görmesem
Yine unutmam seni
Başımdaki çemberim
Oymalıdır oymalı
Oldun dünya güzeli
Sana nasıl doymalı
Sen Aslısın ben Kerem
Sana kalbimi verem
O kadar zalim olma
Edeceksin beni verem
Motor almış seksene
Bin üstüne gezsene
Motor güzeldir amma
Bak üstündeki serseme
Bizim köyün yolları
Çamurluktur kayarsın
Bizim köyün kızları
Dalgacıdır yanarsın
Yengem çıkmış mahalleye
Topluyor kaşıkları
Nasıl ayırdın yenge
Biz gibi aşıkları
Bizim köyün kızları
Sürmelidir gözleri
Gözlerine bakınca
Kaçırdım öküzleri